4. Bir Vergicinin En Büyük Korkusu
Vergiciler yeri geldiğinde (yeri sık sık gelir bu arada, hatta düğünde halay çekerken bile olabilir) devleti bile karşılarına almaktan çekinmezler. Korku nedir bilmez, tek düzen hesap planı gibi dümdüz ilerlerler. Dahası o kadar soğukkanlıdırlar ki, olur da bir gün Big4’dan bir seri katil çıkarsa, bunun muhakkak vergici olacağı rivayet edilir.
Gel gelelim her insanı evladı gibi vergicilerin de korkuları
vardır. Bu korkular, ne vergi incelemesi ne beyanname yetiştirme telaşı ne de
transfer fiyatlandırması gibi karmaşık konularla ilgilidir. Asıl dehşet verici
olan, eş-dosttan gelen sorulardır. Aşağıdaki örnekler olayın vehametini ortaya
koymaya yeter de artar:
- “Hocam, Tinder Premium'u gider yazabilir miyiz? Sonuçta networking…"
- "Yurt dışından akrabalar bana para gönderdi ama ‘hayrına’ dedi, bu vergiye girmez di mi?"
- "Abi, düğünde takılan altınları satıp borsa oynadım, bunu yatırım teşviki olarak gösterebilir miyiz?"
- "Şimdi ben evde beslediğim kediyi ofis çalışanı diye göstersem mama masraflarını gider yazar mıyız?"
- "Abi şimdi ben NFT aldım ama maymun resmi… Bunu amortismana tabi tutabiliyor muyuz?"
- "Şimdi ben sevgilime doğum günü hediyesi aldım, bunu şirket gideri yazabilir miyiz?"
- "Abi şimdi ben Bitcoin aldım, bunun vergisi var mı ya, yoktur herhalde dimi?"
Dikkat edileceği üzere soru kalıplarında “şimdi ben” ifadesi
sıklıkla geçer. Herhangi bir cümlede “şimdi ben” geçtiğini duyan vergici bir
yolunu bulup ortamdan uzaklaşma derdine düşse de çoğunlukla amacına ulaşamaz.
Kaçınılmaz bir biçimde eş-dost sorularına maruz kalan vergici hafif titrer, gözleri boşluğa dalar,
hesap makinesini kucağına alıp battaniyesine sarılır. Çünkü bilir ki, ne kadar
kaçmaya çalışsa da bu sorular asla bitmeyecektir…